9.09.2025

Hiçlik Üzerine

Hiç olmanın ağırlığı ve hafifliği

Son zamanlarda yaşadığım olaylardan sonra kendimi ne bir yere, ne bir kimliğe, ne de bir duyguya ait hissetmiyorum. Ölü duyguların içinde kendimi ararken bir anda hiçliğin ortasında buldum. Tüm sesler sustu. Kalabalıkların içinde görünmez oldum. Ağlamak istedim, ama gözümden yaş akmadı. Tüm cevaplar tek bir kelimeye dönüştü
Nasılsın?” – “Hiç.”
“Ne yapıyorsun?” – “Hiç.”

Bu hiçlik öyle bir yer ki… Duygularımın tükendiği, çaresizliğin dibini sıyırdığım, zamanımın ve kimliğimin anlamını çözmeye çalıştığım noktada kendi yokluğumla yüzleşip kendimle çarpıştım. Her duygu, yaşadığım her olay anlamsızdı artık benim için. Acaba çok korktuğum için mi yaşıyordum bu hiçliği, yoksa özgürlüğü hatırlamak için mi? Hala cevabı bilmiyorum.
Kötü anılar içinde eridim, izlerim silindi. Etrafımla kavgam bitti, içimdeki fırtınalar dindi. Ve o an fark ettim. İçimdeki sessizlik, hiçlikmiş. Kendimi kaybolmuş sanıyordum; meğer kendimi yeniden doğuruyormuşum. Şu an bir kelebeğin ilk hâli gibiyim, kozada… Büyümeme daha çok var. Ama biliyorum ki bu hiçlik, varoluşun ağırlığını taşımama yardımcı olacak ve bir gün güzel bir kelebek olarak uçacağım.

14.08.2025

Bu cehennemden kurtulmak istiyorum.

Her gün ama her gün gözlerimi açar açmaz daha kötü ne olabilir diyerek kalkıyorum ve daha kötüsü oluyor bir sınırı olmalı diyorum her inişin bir çıkışı vardır değil mi ama daha aşağıya çekiliyorum.

Sevgili Sanal Günlüğüm,

çok çok çok kötü günler yaşıyorsun. Bunlarıda mı yaşayacaktım dediğin her şeyi yaşıyorsun ve gün senin için sadece doğup batıyor. İçinde debelenmiyorsun bile kucağına bırakılan bunca derdi taşıyıp duruyorsun. Daha ne kadar kucağımda tutacağım. Daha ne yaşayacağım bilmiyorum. Her günüm yeni bir ağırlıkla üstüme çullanıyor.

bugün biraz ağladım odamda tüm gün hiçbir şey yapmadan oturuyorum sessizce… spora gitmiyorum İngilizce çalışmıyorum hedeflerimi gözden geçirmiyorum. Yaşama tutunmak için hadi kalk kızım senden başka kimin var diyemiyorum. Hayatım bir anda çok kez alt üst oldu. Kendi verdiğim kararlar üzerinden değil. Bekliyorum şuan sadece bekliyorum geçmesini. Etrafımdaki sahtelikleri çok net görüyorum herkes bana yalan söylüyor kime güvenmeliyim bilmiyorum.içimdeki o sesi duyuyorum (hiç kimseye).

birine yaslanıp ağlamak istiyorum ama şuanlık göz yaşlarımı içime döküp bir uçurum kenarında olduğumu hayal ediyorum rüzgarın yüzümü dövmesiyle çığlık çığlığa bağırıyorum evet bunu hayal ediyorum. Duygularım düşüncelerim karmakarışık kiminle paylaşmalıyım bilmiyorum.Bu hisler çok uzaktı ama çok tanıdıktı…

23.07.2025

BEN YÜZLERCE KEZ TOPARLANMAYA ÇALIŞMIŞ AMA DAHA ÇOK DAĞILMIŞ BİR KIZIM

“Çünkü bilmediğini bilmek için bir hayli anlayış olmalı insanda: Bir kapının kapalı olduğunu anlamak için o kapıyı itmek gerekir.”



I. BÖLÜM
Selam,
Bu sabah hem çok geç hem de çok zor uyandım önce kendimi doyurup daha sonra dışarıdaki yaşama su ve mama hazırladım o kadar imreniyorum ki onlara bu kapitalist sisteme ayak uydurmak zorunda değiller her gün aynı derinin içinde hayatlarına devam ediyorlar.. Ben ise giydiğim bir tişörtü bir daha giyinemiyorum bile hatta bazen önceden giymiştim bunu deyip bir daha  giymeye utanıyorum.

II. BÖLÜM
Bir sabah kalktığınızda bambaşka biri olarak uyanmayı dilediniz mi hiç. Ben çok diledim. Başka bir isim başka bir görünüm başka bir hayat başka bir ülke başka bir dil başka bir yaşam hatta o yaşamdaki dertlerimi bile belirledim öyle uyanmak istedim ama tabii ki de olmadı. İçimde bir kabile yarattım farklı farklı karakterler hepsinin kendine ait dünyası kendine ait özgürlükleri vardı kimi aşkı bulmuş kimi zengin kimi aile konusundan çok şanslı kimi çok başarılı ama hiç biri ben değildi hatta benimle gerçek hayatta karşılaşsalar arkadaş dahi olmayacak kadar güzel hayata sahip olan karakterler var ettim. Tabii bunlar beynimde üç saniye falan yaşıyorlar sonra özgürlüklerine kavuşuyorlar sadece eski bir dostu hatırlar gibi kendilerini hatırlatıp sonra unutmama izin veriyorlar. Sanırım ben hafif deliyim. Yada çok okumaktan mı oluyor acaba bilemedim ama bildiğim bir şey var ki bu delilikle birlikte bir daha dünyaya gelsem aktris olmak isterdim içimdeki ütopik dünyayı yansıtmanın güzel bir yolu olurdu.

17.05.2025

Monarosa'nın Kamburu -1

''Mona tası tarağı topla gidiyoruz.''

İnsan bazen kendi hikayesinde yer almayan birini sanki hikayesinin baş kahramanıymış gibi hissedebiliyor ne gülünç.

Selam,
Sanki bir daha bulmanın imkansız olduğunu hissettiğim o bağları kaybetmemek için verdiğim savaşı kaybetmiş ve bir yıkım sonrası oturmuş olanları düşünüyor gibiyim aslında imkansız olan benim yüreğimmiş o sevgi benmişim de başkasının sanmışım gibi hissediyorum. Biraz karmaşık girdim lafa değil mi.. İşte rüyalarım da bu iki gündür böyle karmaşık. Almam gereken bir ders var biliyorum yaratıcı seni daha ne kadar uyarabilirim uyan artık diye bağırıyor sarsılıyorum fakat ben almam gereken dersi anlayamıyorum. Sanki içimdeki o yalnız çocuğu kuyusundan çıkarıp tüm gün dilediği ne varsa önüne sermişim göremeyeceği manzaraları göstermişim daha sonra onu alıp o yalnızlık kuyusuna geri götürmüşüm gibi.. Şimdi kendimi mutlu mu etmiş oldum yoksa zulmüme mi zail ettim... 
bir ikilemdeyim...

1.05.2025

YAŞADIĞIM HAYATI TAMİRE YOLLUYORUM

DİKKAT! ''Bu belge 01 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanuna dayanılarak hazırlanmış ve yıpranma payını da göz önünde bulundurarak hayatının garanti belgesi kapsamında yeniden onarılmasına karar verilmiştir.''

Selam
Hayatımın Birinci Bölümünden Kesit,
 İtiraf etmeliyim ki yalnızca kötü hissettiğim dönemlerde yazma gereksimi duyuyorum. Aslında doğru kelime karmaşada olabilir bilemiyorum. Yalnızca çok sosyalleşmek ve içine kapanmak arasında gidip geliyorum ve asla orta yolu bulamıyorum. Çok toksik hissettiren ve oraya  ait olmadığım alnımda bile yazan işimden ayrıldım. Bir çok kişinin belki de hayal ettiği iyi maaşlı iyi pozisyonu olan bir iş nasıl oluyor da insanın hayatını bu kadar cehenneme çevirebiliyor??? neyse ki hiç pişman hissetmiyorum. Aslında bundan biraz utanıyorum bu devirde işsiz kalmak beni biraz geride kalmış hissettirmiyor değil. Belki de ben çalışmak için  fazla naifimdir. İş yeri benim için para kazanmak için zaman öldürülen bir yerken insanların küçücük dükkanlarda bile bu kadar entrika içinde küçücük pozisyonlara göz dikip ufak hataları gözetlemesi bana bu yaşta ve bu tecrübede bile fazla geliyor. Ayrıca ufak yalanları ve iftiraları da komik buluyorum.
 

8.11.2024

Tanrıya Mektup "Karalamaca”

&

Bir tohumdu alelade serpiştirildi toprağa, filizlendi  sonra büyüdü boynu büküldü tüm büküklüklerinden yeşerdi tekrar serpildi. Ağaç oldu, gövdesi uzun mu uzun kalın mı kalın sert mi sert. Hiç bakmadı aşağıya yaşayacağı her şeyi yaşamıştı çünkü tüm hassas noktalarından kırılıp tekrar filizlenmişti. Kafası göklerdeyken baltayla tanıştı gövdesi; o sert mi sert uzun mu uzun gövdesi ikiye büründü artık, ağaç eskisi gibi güçlü heybetli değildi  ama biliyordu kökünden yeniden filizlenecekti.

 

Bir yetişkin olarak kendi hayatımı kurmaya çalıştığımdan beridir bir yapboz gibi kendimi parçalara ayırıp yeniden birleştirmek tüm parçalarımı yerine oturtturup uzaktan seyretmek istiyorum... Gölgemle büyüyen ateşin etrafında dans edip ateşle birlikte eğrilip daha sonrada yok olurcasına teslim olmak.. Ateşin yakıcı özelliği vardır oysa içine aldığı her şeyi yok etme gücüne ya da başka bir şekil verme özelliğine sahiptir. İşte tam orada hamdım piştim demek zor meşakkatli olsa da kendimi arayıp tam bu yolla bulmak istiyorum.

Hayatımın en karmaşık dönemlerinden birindeyim.Hatta hayatımın yeni sezonundayım diyebilirim. Hızlıca yeni karakterler girdi hayatıma ki ben hayatıma kolay kolay birini almam.Nasıl da değiştim ama eski benden eser yok gibi.Uzun zamandır Tanrıyla konuşmadığımı daha doğrusu iyi gittiğini düşünmediğim hayatım için onunla konuşup olaylara onu dahil etmediğimi hatırladım.Tuhaf ne zaman başım sıkışsa kenara çekilir ona bırakırdım meydanı.Artık beynimi kendim kullanmıyor gibiyim her şey gelişigüzel şekilde olup bitiyor ve ben sadece seyretmek üzerine varlığımı sürdürüyorum. Yakın zaman da kilitli bir defter edindim kendime orada Tanrıyla konuşmayı düşünüyorum.Aramız da kalsın ama kalbim nefretle tanıştı biri var ki nefret ediyorum tuhaf değil mi? İnsan sevdiği birini sürekli düşündüğü gibi sevmediğini de düşünüyor.

30.04.2024

PARADOKS YAŞAMDAN KÜÇÜK BİR DEMEÇ



Yağmurlu soğuk bir ilkbahardan... 
Bir mail aldım bugün. Geçmişten geleceğe yazılmış mektup türünde bir  mail. Tuhaf icatlar çıkarmışım başıma. Kendime gelecekte elime ulaşması için bir mektup bırakmışım, yazdığımı da unutmuşum beklemiyordum hiç. O kadar her şey yolundayken ve mutlu bir anımda yazmışım ki hadsiz hadsiz tavsiyeler vermişim. Halbuki bu hayatta en sevmediğim şey nasihatlerdir! Geçmişteki ben şuan ki halimi görse ne tavsiyeler verirdi kim bilir.. Hep geçmişe mi dönüp tavsiye vermek isteyeceğiz birazda gelecek için tavsiyelerimiz olsun değil mi.. Belki de mutlu zamanlarımı tozlu raflara kaldırmışken iyi gelmiştir bana bu mektup bilmiyorum ki biraz gülünçte buldum halbuki ama hayatımın uzun bir zamanının yolunda olduğunu hatırlamak iyi gelmedi de değil… 


 Bir günlüğüm var evin her köşesinde dolanan içine sırlarımı yazdığım fakat sanki alelade bir deftermiş gibi davrandığım. Bakmayın önünün günlük olduğuna arkası da şükür defteri aslında. tüm şükürlerimi yazdığım.. Uzun zamanadır gerçek olanları yazmak için almıyorum elime hep karalamacalı bir şeylerle geçiştiriyorum defterimi. Çünkü ne zaman hislerimi bir kağıda döksem aslında yazmak istediklerimi yazmadığımı fark ettim. Ya elim varmıyor yada kabullenemiyorum ya da ben dahil kimsenin bilmesini istemiyorum. Tuhaf ya da ben çok tuhafım. Gizli kilitli bir defterim olsa keşke oraya gerçekten de kimseye söylemek istemediğim her şeyi yazsam. Acaba kaç gün sonra etrafta dolanmaya başlardı o defterde.. Ya da gerçekten çok gizli yerlere saklayacağım türden bir defter mi olurdu..

4.03.2024

HAYATI PROVA ETMEK


Uzun zaman sonra yalnızca kendimle vakit geçireceğim bir zaman dilimi oluştu. Hayatın bana uzattığı bir pasta dilimi gibi yedim o zamanı. Arkadaşlarımın buluşalım mesajlarına kayıtsız kaldım, kahvemi evde yaptım, bir fal kapattım.
Nedense kendimle baş başa kaldığım zamanlarda garip bir duygu besliyor beni hem çok seviyor hem de özlüyorum bir şeyleri. Sanki eski bir yaşantıdan kalan çığlık sesleri kaplıyor içimi sonra hafızamda bir video beliriyor. Nereden geliyor aklıma bu görüntü ve neden hafızamda sürekli dönüp duruyor, o anı nereden biliyorum ve neden hafızama kayıtlı bilmiyorum. Tek bildiğim bir şey  canlandırdığım o yaşantımı çok merak ediyorum.

İnanılmaz geç uyandım bugün. Ne zaman geç uyansam kesin bir kabus görmüş oluyorum hep mutsuz kalkıyorum kötü rüyalar görüyor ve hayatı kaçırdığımı düşünüyorum. Düzenli olarak spora gidiyorum fiziken çok problemim olmasa da kendimin en iyi versiyonunu var etmek adına neredeyse her sabah koşuyorum. En sevdiğim bücür iki insana sarılıyorum tüm hayatım aşkla doluyor sonra bir kaç iş başvurusu yapıyor gelen iş tekliflerini değerlendiriyor ve varoluş sanrılarımla  günü sonlandırıyorum. 

31.12.2023

YILIN SON ŞAKASI

 yeni yaşa son saatler kala,

yürüyorum yollar çok taşlı, sanki yan yollar daha düz daha kolay aşılası ama geçemem oraya
gözüm almıyor oraları yürüyorum kendi yolumda dağ tepe... 

düştüm dizlerim kanadı, acıyor ama yine yürüdüm.. 

dinlenecek bir mesken buldum oturdum,  meğerse bir serapmış kalktım, susadım, yürüdüm...

kabuk bağladı yaralarım sevinçle yürüdüm sonra yine düştüm 

kabuk bağlayan yaralarım daha çok kanadı bu sefer ağlamadım biliyorum artık bu acıyı 

yola baktım en başındayım...

16.12.2023

KENDİ HAYATININ YAN KARAKTERİ OLMAK

Öyle alelade bir anda durup dururken düşüverdi aklıma. Hayatım bir dizi olsa kaç bölüm izlemeye tahammül edebilirdim acaba. Hani bir kafede birkaç arkadaş toplanırsınız ve hep biri daha çok ön planda olur her şey onun başına gelmiştir ve sırasıyla tüm akışı anlatır durur, anlatma sırası size geldiğimde ise yaşadıklarınız o kadar sıradan ve spontane şeylerdir ki sadece şey dersiniz hiç aynı şeyler siz ve o sıkıcı yaşantınız bir kenarda beklerken hayatının başrolü olan arkadaşınız yaşadığı başka bir olayı anlatmaya geçmiştir bile. Tüm buluşma boyunca onu dinleyip kahvenizi içip durursunuz yan karakter olmanın en güzel yanı ise ortaya söylenen tatlıdan en çok size pay düşmesidir dinlerken bir yandan da yer durursunuz.
Gerçekten hayat bir diziyse ve ben başka birinin hayatının yan oyuncusu kadrosundaysam….
İşte geçenlerde aklıma bu soru geldi. İş yerinde moladayken iş arkadaşlarımdan biri hayatın nasıl gidiyor diye sordu sıradan ama problemsiz sıkıcı fakat rahat gibisinden bir cümle kurmuştum evet hayatım o kadar sıradan ki insanlar sorduğunda ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Sıradan ama problemsiz dediğim hayat baş belam olmaya başladı, sanırım sıkıldım da yakın dediğim insanlar beni yalnızca iyi bir dinleyici olduğum için aramaya başladıklarında dertlerini sıkıntılarını anlattıklarında daha iyi anlıyorum bencil olmanın kıymetini bencil olmakta değerli bir şeydir aslında  daima sizi birinci yapar tabi dozunu ayarlayabilirseniz.
2023 benim için çok değişik bir seneydi. Özellikle sonlara doğru 27 yaşla birlikte elekten geçirdim herkesi çoğu kişiyi de eledim gitti. Artık yola yeni bir senaryoyla ve kült bir kadroyla devam.


                                                        🌾

2.07.2023

Nereye gidiyorsun ? Eve



Ah mona şükürler olsun sonunda buradayım! Sanki uzun süredir kendimi arıyordum bir yerlerde misafirlikteydi ruhum ama sonunda döndüm buradayım! nerede? evimde… Blogum benim gerçekten evim buraya yazmayı o kadar özledim ki. Yokluğum belli oldu mu bilmiyorum. Ama içimde yazamamamın kırgınlığı, gidemediğim yansıtamadığım duyguların  üzüntüsü var. Bugün tatilimin son günü yarın bir asker gibi uyanacağım kendi hayatımın ayakları üzerine.. Bu düzene ayak uydurup aynı istikamette yürüyeceğim bir düzine insanla. Ve yine yorgun düşüp unutacağım hayallerimi daha da sonraya bırakacağım zaten çoktandır ertelediğim her şeyi. Sahi insanlar nasıl yetişiyor her şeye. Hem tatil yapıp hem çalışıp hem spor yapıp hem istediğim her şeyi yiyip hem kilo almak istemiyorum mümkün müdür bu? Sanki dünyanın başka bir köşesinde başkalarının hayatında mümkünmüş gibi geliyor bana. Benim hayatım ise şöyle sabah kalk işe git gel spor niyetine otobüsten erken in yürü biraz daha yürü. Daha sonra eve gel telefona bak biraz daha bak aldığın son kitabı oku çok değil birkaç sayfa ve yat. Ahh delireceğim yalnızca yalın ayak çiçekli bir yoldan koşarak gidemez miyim. Yok gidemem o zaman kredi kartı borçlarımı kim ödeyecek neyse ben yine otobüsten erken inmelere devam edeyim. Bu kış bir seramik kursuna yazılayım diyorum aslında yakın zaman için bir dans kursuda bakmıştım kendime ama ne kadar içselleştirmemişsem artık unutuvermişim Evet ben gerçekten dans etmek istiyorum.. sanırım.. istiyorum. Evet istiyorum ama biraz itilmeye ihtiyacım var.. galiba…

1.04.2023

Ama benim koşmam gerek 'kendimle seans'

 Karanlıktan gelicekler önünde dikilecekler, sarı sarı dişleri olucak, sivri pencereleri olucak, yakalayacak sanıcaksın ama hep sen kazanıcaksın, ben sana koşmayı öğreticem, içinden gülmeyi öğreticem.

Sanki uzun zamandır yaşamıyormuş hissiyatım var bir döngünün içinde hissediyorum kendimi sabah uyanıyor, işe gidiyor, çalışıyorum eve geliyor uyuyor sabah uyanıyor işe gidiyor... işte tüm hayatım bu. Aklımda bu aralar tek bir şarkı var içimden sürekli onu mırıldanıyorum. Kendimi o şarkıya yakıştırıyorum ve yoluma devam ediyorum yürüyorum ama nereye gündüz mü gece mi yollarım da çiçekler mi var taşlar mı bu hayatı hangi yaşamımda yaşayacağımı düşünüyorum daha kaç kere geleceğim dünyaya hangi yaşamım beni dinlendirecek. Şükrediyorum elimdeki imkanlara sonra elime bakıyorum ne için çabalıyorum nerede zamanımı sattığım paralarım bu hayat benden neden sürekli almak zorunda ve ben neden bir karadeliğe doğru süzülüyorum tüm varlığımla. Dur sorgulama sakın eğer sorgularsan uyanırsın.
         

20.02.2023

Okuduğum Kitaplar Üzerine 3' Mücadeleci Karakterlerin Babası Jack London

 


'Senin de fikirlerin tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş'

JACK LONDON OKUMAK 
London London Jack London. Okumalarıma son sürat devam ederken yaşadığımız o bizi derinden sarsan olay üzerine ara vermek zorunda kaldım. ''Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir.'' demiş John Lenon. Böyle bir şey başımıza geldi ne yazık ki! Kalbimden buraya dökmek istediğim çok şey var ama kin kusmak kötü konuşmak hırs bürümek istemiyorum kalbimde tanımadığım öyle duygular yeşerdi ki... Tüm Türkiye olarak zor bir dönemden geçtiğimizi biliyorum buna rağmen her şeyin düzeleceğine dair tohumlar ekiyorum kalbime.. (Tüm dileğim Rabbimden bizi bir daha böyle bir olayla karşılaştırıp çaresiz bırakmaması.. Vesile olanları da yalnızca ona havale ediyorum.) 
   
Evet Amerikalı ama halkın adamı olan Jack ustanın hali hazırda kaç kitabını bitirdiğimi bile hatırlayamıyorum. Adam yememiş içmemiş yazmış bu arada laf olsun diye demiyorum gerçekten yememiş içmemiş yazmış...


3.01.2023

Dikkat ! Bu Seri Yalnızca Kitap Önerisi İçermektedir'' Okuduğum Kitaplar Üzerine 2 '

                                            

''Hepimiz  Gogol'un Paltosundan Çıktık''                                 

                                                 GOGOL OKUMAK 

Bu seriyi başlatırken hafif  heyecanlıyım aslında  çünkü  kitaplar hakkında yazı yazmak  pek  harcım değilmiş gibi hissediyorum. Beni  bilirsiniz ben devrik cümleleri severim  yazarken de konuşurmuşçasına bir çırpıda yazarım  ve biter.  Eee şimdi ne yapacağım çetrefilli bir işe kalkıştık bir de serinin başlangıç ismine bakın… Umarım Gogol mezarından kalkıp benim yazıyı da sobasında yakmaya kalkmaz.

Nefesler tutulsun. Gogol serisi başlasın.👃
                    
İlk Önereceğim Kitap: ''BİR DELİNİN ANI DEFTERİ ''📖

Yoksul bir hayattın içinde yaşamaya çalışan ve kendi halinde bir memur olan Aksentiy İvanoviç'in sıkıcı sıradan hayatı çalıştığı dairenin müdürünün kızana aşık olmasıyla değişir. Bu aşk onun için imkansızdır çünkü aralarında sınıfsal fark vardır. Bu aşkın imkansızlığına kendini o kadar kaptırır ki bir gün gördüğü bir haber sonucunda  kendini farklı bir kimlikte farklı bir yerde görmeye başlar. Artık o İspanya Kralı 8. Ferdinand'dır. Kendini buna o kadar inandırır ki en sonunda kendini akıl hastanesinde bulur. 

Ahh o kadar akıcı bir kitap ki  hemen bitiveriyor. Bu kitaba puanım 10 üzerinden 10 çünkü kendisi tam bir ilham kaynağı Gogol'un mizahına ve ince zekasına hayran oluyorsunuz. Acayip bir kaleme sahip kendisi. Bu eseri tiyatroda izlemeyi de çok isterdim umarım bir gün denk gelirim.  (Kitabın sonuna kadar anlatmak istemesem de anlatmışım)
 puan (5/5)                                      ⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐

15.12.2022

Yeni Yıla Ve Yeni Yaşa 15 Gün Kala

I

Peki ya ne oldu bu yıl ?
Ocak doğum günümdü ben doğdum. Şubatta acıyla kavruldum. Yılın başında doğdum sonra öldüm. Öğrendim ki bu hayatta sevdiğim insanlar ölebilirler-miş. Biliyor musunuz ben hayatımda ilk kez mezarlık gördüm. İlk kez girdim bir mezarlığa. Toprağa dokundum çıplak ayakla değil ellerimle.. altında sevdiğim birinin varlığını bilerek suladım o toprağı ölü toprağı neden sulanır bilmem ama suladım işte. Çok ağladım hala daha ağlıyorum. Sevmiyorum artık doğum günlerimi biliyorum çünkü bir daha ki ay ölümle tanıştıracak beni.


  Eğer o hastane kapısında söylentilere inanıp hazırlasaydım kendimi o kadar emin olmasaydım dedemin ölmeyeceğinden bu kadar yaralanmazdım belki. Ama bana göre hep başkaları ölür. Hep başkalarının bir şeyleri gömülürdü o toprağa. Kendimden ve sevdiklerimden o kadar uzaktı ki o ölümler. Çünkü ben hiç ölüm acısıyla sınanmamıştım . İnanmak istemediğim bu  olay bana hayatımın en büyük dersini verdi evet Esra senin sevdiklerinde ölebilir !

 

Böylelikle içine doğduğum o dede evinin artık eskisi gibi olmayacağı bilinci beni yerden yere vurdu. Çocukluk anılarımı bu hayattan başka bir hayata savurdum. Geleceğe dair kurduğum bütün hayal karelerinden bir bir çıkartmak zorunda kaldım onu.


İşte bana bu yılın en büyük öğretisi bu oldu ve bu dünyadan benim dedem geldi geçti.
&

11.11.2022

Elimdeki bu hayatla ne yapacağım






İnsan doğası gereği her şeyi bilmek ister.- miş. 


Ben küçükken babamın bir teybi vardı ona kasetleri koyar kıkırdaya kıkırdaya şarkı söylerdik. Kasetin bandı  bozulmaya başlayıp sesler acayipleşince hemen  teybi durdurup, kaseti kalem vasıtasıyla  sarıp tekrardan  kaldığımız yerden neşeyle dinlemeye devam ederdik. 

İnsan hayatı da keşke böyle olsa bozulunca hemen bandı sarıp kaldığımız yerden sorunsuz devam edebilsek. Tamamen okul hayatından kopalı yani mezun olalı  2 sene olacak ve ben yeni yılın başında bir yaş daha alacağım. Bu yaşta herkes gibi bende beklentilerimi dile getirip yeni planlar yeni hedefler yeni kurallar koyacağım hayatıma. Her sene olduğu gibi bu sene şunları şunları yapmayacağım diyeceğim. Kendini kandırma sanatında başarısız olduğum için hayat yolcuğunda küçücük bir taşa çarpıp sendelediğim an kolay yolu seçip zorluklar karşında pes edeceğim. Evet bunları buraya yazıp itiraf ediyorum. Çünkü ben her sene artık hayatımı değiştireceğim  dediğim noktada eski monotonluklara geri dönüyorum. Yenilikler hiç olmuyor değil elbette oluyor mesela iş değiştireceğim.. Pardon iş değil iş alanımı tamamen değiştireceğim.

29.09.2022

Karıncalarında yaşamaya hakkı vardır ama benim evimde değil !

 Şu an saat 20.00  evde kimse yok. Tek başımayken çay koymak   için girdiğim mutfakta bir saldırıya uğradım. Hayatımın hiç bir köşesinde bu kadar karıncayı bir arada gördüğümü hatırlamıyorum. Hani küçükken yuvalarına ekmek taşıyan karıncalara yardım olsun diye evden getirdiğimiz ekmekleri yuva deliklerinin içine doğru ufalardık ya orada ki karıncalardan daha çok karınca gördüm bugün. Bu bir istila ! Sanırım evimden taşınmam lazım çünkü beni istemiyorlar. İşin ilginç tarafı çadırlarını nereye kurduklarını bilmediklerim bu karıncalar gündüzleri evde yoklar. Onlarda sabah 9 akşam 5 mesai saati çalışıyorlar sanırım. 1 tanesini bile gündüzleri görmediğim o karıncalar geceleri kumpas kurar gibi her yere ( yattığım oda hariç) saldırıp bir anda yok oluyorlar. Bu eski bir Türk savaş taktiği olabilir hiç bir fikrim yok.

4.09.2022

Mutluluk Nerede Bilmiyorum Ama Burada Değil

  


Ne düşündüm dün , Eylül ayına ne çok sorumluluk yüklüyoruz öyle. İnsan karşısına alıp hesap soramayacağı bir nesneye sorumluluk yükler mi hiç? Sosyal medya o kadar ilginç bir yer ki insanlar günlere sayılara aylara farklı anlamlar yükleyebiliyorlar. Eylül ayıda onlardan birisi. Eylül yazın bitimi sonbaharın başlangıcı benim için. Tam bir bahar, kış kızıyım. Eğer bir yaz ayını tatil yaparak geçirebiliyorsam o yıl yaz kızı da olabilirim elbette. Fakat evinde yada iş yerinde tüm gün kapalı bir kutunun içinde hapsolarak yaşanılan yazı nasıl sevebilirim ki. Eylül'e bir sorumluluk yüklemedim. Eylülden güzellikleri de getirmesini dilemedim.
                                                                  &
Mutluluk: Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu.

 ''Birine geri almaksızın hiç bir şeyi ödünç verdiniz mi? Evet geri almaksızın ödünç vermek'' Mutluluğun anlamına baktım. Beni tatmin eden evet benim için mutluluğun anlamı budur diyebileceğim bir tanımla karşılaşamadım ne yazık ki. Hep birilerine verilen ödünün sonucunda alınan durummuş gibi anlamlandırılmış. Hep mutlu olmak için çaba sarf etme ve başkasından geçme durumu vardı. Sahiden mutluluk başkasına verilen ödünler midir ? Ya da bir yaşam stili mi? Aslında bu konu hakkında bir şeyler yazmaya biraz çekindim. Mutluluğun tanımını bildiğimi düşünmüyorum. Çok göreceli olması ve bence spesifik bir örnekle tanımlanamaması durumu biraz zorlaştırıyor. Zaten 146 ülkenin içerisinde mutluluk sırası 104. olan bir ülke için bunu sorgulamak çok mantıklı değil. 

13.08.2022

Boşluk ve Arkadaş

"Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.'''     

-Freud'un kızına yazdığı mektuptan



                       

                                         (Müzik için resmin üstüne tıklayınız)




Boşlukta asılı kalmanın ne demek olduğunu bilir misiniz ? Evet evet boşlukta kalmanın. Bir sabah kalkarsınız zaman akıyordur ama siz durmuşsunuzdur. Anlamını yitirmiş olan tüm nesnelerin içinde kenara itilmişsinizdir. Tuhaf bir farkındalık.. Etrafınızda geçen olayları takip edersiniz ama algılayamazsınız , senaryoda rolü biten bir oyuncu gibi. ''İnsan kendi ördüğü anlam ağlarında asılı kalmış bir hayvandır '' demiş Geertz. Ne tuhaf ağlar bozulsa boşluğa düşüyor zarar görse boşluğunda asılı kalıyor insan...


                                                               &

Bugün böyle bir gün i ş t e...
Çok sıcak ve güneşsiz bir gün. Gökyüzünün bir derdi var galiba ağlayacak ama ağlayamıyor gibi. Ay ne kötü bir ruh halidir o. Gökyüzü kavrulan saçlarını (rüzgarlarını) boğazıma sarıp beni daraltırken bir yazı yazmak istedim. Normalde günlerim çok atraksiyonlu geçer olaylar silsilesinde kendime sinecek bir yer bulurum ama bugün acayip bir şekilde sıkıcı geçti. Hiçbir şey yaşamadım. Öyle silinik bir gündü benim için. Hala akşam yemeğimi yemedim onun vermiş olduğu hafif bir baş ağrısıyla birlikte günün anlam ve önemini bulmaya çalışıyorum. Sanırım bu anlamsız günü güzel bir arınma gecesiyle bitireceğim. (11.08.22)

14.07.2022

Bunalım Perileriyle 5 Çayı



Sıcacık bir temmuz ortasına gelmişiz bile. Zamanın bu kadar hızlı akmasına artık şaşmıyorum,zamana yetişemez olmuşum ben. Akışına bıraka bıraka akışkan olan halim bunalım perilerine yakalandı bugün.
                                    
   &

Uzun zamandır yurt dışına taşınma gelgitlerim vardı. Dün gece bunun üzerine bir rüya gördüm. Amerika'ya taşınmışım ben LA'ya ya da San Fransisco'ya tam emin değilim. Rüyamdan uyanır uyanmaz hayır dedim ben bu ülkeden taşınamam aşırı ilginç ama hiç mutlu hissetmedim hiç bir şey bana ait değildi koşuyordum rüyamda fakat sokaklar bana ait değildi. Bastığım yer bana ait değildi huzursuzluk  kapladı içimi aitsizlik duygusuyla uyanıverdim birden. Meğer ne önemli şeymiş bulunduğun yere ait hissetmek. Dostoyevski'nin de dediği gibi ''Dünyanın en zor  hissi kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur. ''  Bu cümlenin doğruluğunu teyit etmiş oldum. Bir rüyaydı bu ama gerçek duygular içeriyordu.


&


Bir kahve yaptım bugün. Boş boş durdum bütün gün. Canım ne zaman sıkkın olsa boş boş dururum ben. Arkadaşım aradı canı ne zaman sıkkın olsa başka şeylerle meşgul edermiş kendini. Ben öyle değilim. O anı yaşamam lazım onu orada çözüp öyle yola devam etmem lazım. Yoksa artık yol boyunca arkadaşım olur yanımda. Böyle ortada bir sebep yokken canımın sıkkın olduğu zamanlarda hep ''Ben Kimim'' sorusunu soruyorum. Kendimi zorla döngü halinde olan bir paradoksun içine soku veriyorum. Cevapsız olan bütün soruları soruyorum kendime. Ben kimin ne'siyim ? Annemin kızı mıyım ben ? Kendimin sahibi miyim ? Yolda yürüyenin yabancısı mıyım ? Camlı balkonunda çiçeklerine suyunu veren can dostu muyum ? Bunları düşünürken aklıma Twitter'da çok gezen 7 yaşında ufacık bir çocuğun yazdığı dizeler geldi.