8 Kasım 2024 Cuma

Tanrıya Mektup "Karalamaca”

&

Bir tohumdu alelade serpiştirildi toprağa, filizlendi  sonra büyüdü boynu büküldü tüm büküklüklerinden yeşerdi tekrar serpildi. Ağaç oldu, gövdesi uzun mu uzun kalın mı kalın sert mi sert. Hiç bakmadı aşağıya yaşayacağı her şeyi yaşamıştı çünkü tüm hassas noktalarından kırılıp tekrar filizlenmişti. Kafası göklerdeyken baltayla tanıştı gövdesi; o sert mi sert uzun mu uzun gövdesi ikiye büründü artık, ağaç eskisi gibi güçlü heybetli değildi  ama biliyordu kökünden yeniden filizlenecekti.

 

Bir yetişkin olarak kendi hayatımı kurmaya çalıştığımdan beridir bir yapboz gibi kendimi parçalara ayırıp yeniden birleştirmek tüm parçalarımı yerine oturtturup uzaktan seyretmek istiyorum... Gölgemle büyüyen ateşin etrafında dans edip ateşle birlikte eğrilip daha sonrada yok olurcasına teslim olmak.. Ateşin yakıcı özelliği vardır oysa içine aldığı her şeyi yok etme gücüne ya da başka bir şekil verme özelliğine sahiptir. İşte tam orada hamdım piştim demek zor meşakkatli olsa da kendimi arayıp tam bu yolla bulmak istiyorum.

Hayatımın en karmaşık dönemlerinden birindeyim.Hatta hayatımın yeni sezonundayım diyebilirim. Hızlıca yeni karakterler girdi hayatıma ki ben hayatıma kolay kolay birini almam.Nasıl da değiştim ama eski benden eser yok gibi.Uzun zamandır Tanrıyla konuşmadığımı daha doğrusu iyi gittiğini düşünmediğim hayatım için onunla konuşup olaylara onu dahil etmediğimi hatırladım.Tuhaf ne zaman başım sıkışsa kenara çekilir ona bırakırdım meydanı.Artık beynimi kendim kullanmıyor gibiyim her şey gelişigüzel şekilde olup bitiyor ve ben sadece seyretmek üzerine varlığımı sürdürüyorum. Yakın zaman da kilitli bir defter edindim kendime orada Tanrıyla konuşmayı düşünüyorum.Aramız da kalsın ama kalbim nefretle tanıştı biri var ki nefret ediyorum tuhaf değil mi? İnsan sevdiği birini sürekli düşündüğü gibi sevmediğini de düşünüyor.Karmaşık beynimde nefreti dönüp duruyor kovuyorum gitmiyor.. Yeni insanlarla birlikte yeni duygularda girdi hayatıma birde bununla uğraşacağım şimdi! Her neyse çok zor. Kendimi fare çemberine hapsolmuş sürekli koşan ama varamayan bir canlı gibi hissediyorum. Bu duygulardan kurtulmak istiyorum ama bir türlü olmuyor.İşte tam da bu yüzden her şeyimi kabullenip yeniden şekillenmek istiyorum. Her neyse Tanrıyla konuşacak çok şeyim var. Ayrıca hayatımın amacını da henüz bulabilmiş değilim yeteneklerimi de bir bir unutuyor gibiyim.Sahiden çok unutkanım neleri sevdiğimi unuttum mesela neler yapmaktan hoşlanırdım… hmm sanırım şu aralar yalnızca ata binmek istiyorum nedense kendimi hep daha hırçın ve özgür yerlerde huzurlu hissediyorum bir dağda mesela yada aşırı dalgalı bir denizde sert bir rüzgar yüzümü teğet geçerken mutlu olduğumu hissediyorum. Gökyüzü her zaman mutlu etmiştir beni neden bu kadar yakınken uzak…. hala kamp yapma hayalim var. Gökyüzünün en parlak olduğu zamanda.. Hayallerim hep basit ama kendi yaşantıma o kadar uzak hissettiriyor ki son derece stresli olan hayatımın aman bir boşlukta yapıvereyim gitsin değil de hep daha sakin daha zamana yayılarak huzurlu şekilde gerçekleştirmek istediğim şeyler.. Beynim o kadar dağınık ki Tanrıya mektup yazacaktım halbuki neler döküldü zihnimden.Bu yazıda böyle bir karalamaca olarak kalsın hayatımda. Dağınık ve yarım…..

9 yorum:

  1. olsun ama iyisin ve keyfin yerinde de miiii :)

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar.
    "...Yakın zaman da kilitli bir defter edindim kendime orada Tanrıyla konuşmayı düşünüyorum. Aramız da kalsın ama kalbim nefretle tanıştı biri var ki nefret ediyorum tuhaf değil mi? İnsan sevdiği birini sürekli düşündüğü gibi sevmediğini de düşünüyor..."

    Evet insan, nasıl sevdiği birini devamlı düşünüyorsa, nefret ettiği birini de aynı şekilde devamlı düşünür. Birinde sevgi, diğerinde ise nefret devreye girdiği için, insan zihnini harekete geçirip, mütemadiyen meşgul eder.

    Ben asıl edindiğiniz kilitli defterin sayfalarında konuşacağınız Tanrıyı merak ediyorum. Acaba bu Tanrı, semavi dinlerin ortak Tanrısı olan Allah mı? yoksa, herkesin içinde olup, ismini bir türlü koyamadığı bir Tanrı mı?

    Benim de bir defterim var ve ben de zaman zaman bir Tanrı ile bu defterin sayfalarında yazarak konuşurum. Konuşmaya başladığım da Tanrım Allah ile başlar, daha sonraları o içimde olup da ismini koyamadığım, ayırt edemediğim Tanrıyla yazarak konuşmaya başlarım. Daha doğrusu bir Tanrı ile konuşurum, ama bu Tanrının isminde bir karar veremem. Ama önemli olan bir Tanrı ile dertleşmek, söyleşmek değil midir? Tanrı birdir, tekdir. Ama bu Tanrının ismini koymak da zorlanır insan, her ne kadar inancı gereği O'nun ismini Allah olarak bilse bile...

    Sakıncası yoksa, sizin kilitli defter sayfalarında konuşacağınız Tanrının vasıflarını merak ettiğimi belirtmek isterim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Recep Bey, öncelikle güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.. sizlere layık bir cevap hazırlamıştım fakat internetin azizliğine uğradım. Açıkçası Tanrıyı biçimlendirmiyorum onu vasıflandırmıyorum o an nasıl hissediyorsam öyle yaklaşıyorum...

      Sil
    2. Merhabalar.
      Önce çok teşekkür ederim. Efendim, benim de çok güzel yazdığım ama internetin azizliği sebebiyle kaybettiğim yorumlarım oldu ve aynısını tekrar yazmak mümkün olmuyor biliyor musunuz? Ama ben öğrenmek istediğimi bu kısa ve öz açıklamanızla anlamış oldum. İçinizdeki Tanrıyı cömertçe açıkladığınız için tekrar teşekkür ederim. Aslında hepimizin içindeki tanrı sizinki gibi bir şeydir. Ama çoğunluğumuz taklidi iman üzere Müslüman olduğu için, bunun farkında değiliz. Bunun farkına varanlara ise, taklidi imandan tahkiki imana geçenlerin, ama pek azında görebiliyoruz.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    3. Merhabalar Dear Monarosa.
      Siz de benim gibi sayfanızda, yorumları denetlemeden doğrudan yayına kabul eden bir tercih uyguluyorsunuz. Hal böyle olunca bazı yorumları kaçırabilirsiniz. Eğer takip etmezsem ben kaçırıyorum. Örneğin ben daha önce bir yazınız için Mayıs ayında sayfanızı ziyaret etmişim ve internet bağlantısı sorunu nedeniyle tekrar geleceğimi yazarak yorumu kısa geçip ayrılmışım. Geçenlerde, 9 Kasım'da tekrar sayfanızı ziyaret ettim ve internetin azizliği nedeniyle o yarım kalan yorumu tamamlayan bir yorumda bulundum. O yoruma da bakmanızı hatırlatmak için tekrar sayfanıza geldim.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
  3. Okur tarafında olmak bazen çok güzel; gülümsetiyor da insanı. Demem o ki okuması keyifli, ürkütücü gibi olsa da yazanın aslında farkındalığının gücünü de fark ettiren, çok insani, bir iç dünyayı hissetmek açısından da, özgüven pırıltıları saçan çok güzel bir yazıydı!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buraneros! buradaolduğunu bilmek ne güzel bloğuma hoşgeldin. Güzel yorumunda beni gülümsetti teşekkür ederim.

      Sil
  4. Sana tüm bunları yazdıran şeyin ne olduğunu çok iyi bildiğini biliyorum. Karmaşanın nedeni de belli, içinden çıkılmaz duruma girmenin nedeni de belli. Yalnızca cesurlar yaşayabilir derin şeyleri.

    YanıtlaSil