'Senin de fikirlerin tıpkı giysilerin gibi başkaları tarafından üretilmiş'
JACK LONDON OKUMAK
London London Jack London. Okumalarıma son sürat devam ederken yaşadığımız o bizi derinden sarsan olay üzerine ara vermek zorunda kaldım. ''Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir.'' demiş John Lenon. Böyle bir şey başımıza geldi ne yazık ki! Kalbimden buraya dökmek istediğim çok şey var ama kin kusmak kötü konuşmak hırs bürümek istemiyorum kalbimde tanımadığım öyle duygular yeşerdi ki... Tüm Türkiye olarak zor bir dönemden geçtiğimizi biliyorum buna rağmen her şeyin düzeleceğine dair tohumlar ekiyorum kalbime.. (Tüm dileğim Rabbimden bizi bir daha böyle bir olayla karşılaştırıp çaresiz bırakmaması.. Vesile olanları da yalnızca ona havale ediyorum.)
Evet Amerikalı ama halkın adamı olan Jack ustanın hali hazırda kaç kitabını bitirdiğimi bile hatırlayamıyorum. Adam yememiş içmemiş yazmış bu arada laf olsun diye demiyorum gerçekten yememiş içmemiş yazmış...
Önereceğim İlk Kitabı: BEYAZ DİŞ
Jack London kitaplarından bir iskelet oluşturmak isteseydim eğer Beyaz Diş kesinlikle ''bel kemiği'' olurdu. Tasvirleri, olayların akışını, saf sevgiyi, belgesel izliyormuş hissini aşırı beğendim gözlerimle kitap okumadım sanki kitabı seyrettim.
''Beyaz Diş diğer kardeşlerinden farklı gri tüylü olarak dünyaya gelir. Henüz küçük bir yavru iken doğduğu mağarada babasını kaybeder böylelikle kendisinin de yaşam mücadelesi başlamış olur. Annesiyle kıtlık içerisinde mağarada yaşayıp giderken büyüme evresine de geçmiş olur yazar bu olayı kitapta şöyle anlatır '' Büyümek hayat demekti hayat ise ışığa yaklaşmaktı''. Beyaz Diş mağaradan ayrılır ışığa doğru giderek hayatın içine karışır. Bu sırada etrafını keşfederken daha önce hiç görmediği bir şeyle karşılaşır ''insan''. Beyaz Diş'in annesi Kitche oğlunun mağaradan ayrıldığını fark edip onu takip eder. Beyaz Diş' in gücüne hayran kaldığı bu insan onu ve annesini yakalayarak kamplarına götürür. Bu kampta Beyaz Diş çok şey öğrenir ve sahiplerini Tanrı gibi görmeye başlar. Söyledikleri her şeyi işkence görmemek için harfiyle yapmak zorunda kalır. Annesi başka birine satılınca daha çok yalnızlaşan ve acımasızlaşan Beyaz Diş bir yolculukta sahibinin yanındayken yakışıklı Smith lakaplı bir adam tarafından satın alınır. Yeni sahibi Smith o kadar acımasızdır ki Beyaz Diş'e işkenceler ederek onu daha çok vahşileştirir ve köpek dövüşüne zorlar. Beyaz Diş'in katıldığı her dövüşten çok iyi paralar kazanır. Bir gün bir dövüşteyken Beyaz Diş ağır şekilde yaralanır. Bu olay karşısında Wedon Scott adlı bir adam olaya müdahale eder zorla da olsa Beyaz Diş'i satın alır. Bütün yargılarına ve saldırılarına karşı yeni sahibinin ona gösterdiği sevgi karşısında bütün gardını yıkan Beyaz Diş'in tüm hayat hikayesi Wedon Scott'la tanışmasıyla değişir.''
Kitabı sonuna kadar yazmadım ama okursanız içindeki sevginin gücünü çok iyi anlayacaksınız. Kitabı çok beğendim.
Puanım: 5/5
⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐
Önereceğim İkinci Kitap: VAHŞETİN ÇAĞRISI
Yazar bu kitapta da bir kurt köpeğinin yaşamını anlatıyor. Jack London'ın kurt köpeklerini insana benzettiğini düşünüyorum. Tüm insani iç güdüleri kurt köpeğine yükleyerek sembolik sözcüklerle bize aktarıyor.
''Buck Kaliforniya 'da zengin bir ailenin şımarık evcil köpeği olarak hayatını sürdürmektedir. Bir gün evin bahçıvan yardımcısı borcu yüzünden Buck'ı kaçırıp satar. Yeni sahibi Buck'a çok kötü davranır ve ona kurallarını şiddet yoluyla öğretir, daha sonra nakliyeci olan François ve Perrault adlı bir çifte onu satar. Buck burada posta kızağı sürmeyi öğrenir gün geçtikçe sürünün lideri olan Spitz adlı köpekle anlaşmazlık yaşamaya başlar bu da aralarında liderlik savaşının başlamasına sebep olur. Spitz köpeklerin içinde en güçlüsü olduğu için kimse ona karşı gelemez hatta diğer köpeklerin yemeğini dahi kendisi yemektedir. Diğer köpekler ise Spitz'den korktukları için karşı koyamazlar. Buck bu durum karşısında fazla direnemez her seferinde Spitz'e karşı sadece hırlasada bu sefer onu yaralar ve kaçmasına sebep olur. Buck artık öldürmeye alışmış bir canavara dönüşür ve grubun yeni lideri olur. Sadece köpekleri değil diğer hayvanları da öldürecek güce gelir.. Buck daha sonra başka bir maden arayıcısı olan Charles, Mercedes ve kardeşi Hal adında bir aileye satılır. Bu aile maden aramak için on iki köpekten oluşan bir ekip kurup yola çıkarlar. Köpeklerin çoğu açlıktan ve hastalıktan ölürler, geriye sadece içlerinde Buck'ın da bulunduğu beş köpek kalır.Aile Beyaz Nehir'e kadar gelirler burada köpeklerden anlayan ve yollar konusunda deneyimli biri olan Thorthon'la tanışırlar.Thorton bu aileyi buzlanan nehiri geçmemeleri konusunda uyarır fakat üçlü dinlemez ve nehire doğru ilerlemesi için Buck'a bir tane vurur çok yorgun ve bitkin olan Buck sahiplerini dinlemez ve yerinden kalmaz. Buck Hal tarafından dövülmeye başlanınca Thornton daha fazla dayanamayıp Buck'ı kurtarır. Üçlü çoktan nehire doğru yol almaya başlar ve donmuş nehirin buzu kırılır boğularak ölürler. Thorton zamanla Buck'ın bütün yaralarını iyileştirir. Buck'ta yeni sahibine karşı çok büyük bir sevgi beslemeye başlar. Zaman geçtikçe herkesin diline düşecek kadar iyi bir ikili olurlar. Buck bir gün ormanda gezinirken yeni kurt arkadaşlar edinir orada öyle sesler duyar ki bu onun için bir çağrıdır fakat sahibini bırakamaz her seferinde ona geri döner bir gün yine ormandan dönerken sahibinin kızıl derililer tarafından öldürüldüğünü görür çok öfkelenen Buck yerlilerin yarısını kurt arkadaşlarının yardımıyla yok eder. Arkadaşlarıyla birlikte ormana doğru yol alan Buck arkasında herkesin korkacağı bir hikaye bırakır.''
Benim kötü anlattığıma bakmayın kitapta olaylar olaylar.. Küçük bir özet geçmek istedim sadece Buck sanki bir köpek değil de köle bir insan gibi anlatılmış. Yazarında bir maden arayıcısı olduğunu duymuştum bir yerde kim bilir belki de kendinden bir pay biçerek yazmıştır vahşetin çağrısını.
Puanım: 5/4
⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐
Önereceğim Üçüncü Kitap: MARTİN EDEN
Jack London sen Martin Eden misin yoksa? Bir kitap karakteri nasıl olurda yazarının önüne geçer? Nasıl olurda Martin Eden'in gerçek bir karakter olduğuna beni inandırır. Kesinlikle inandığım bir olay var! Martin Eden yaşadı ve öldü. Belki kitabın yazarıydı belki de bir başkası ama o vardı.
Yazarın en çok satılan ve bilinen kitabı ben bu zamana kadar okuyup da beğenmeyen görmedim. Okuyup bitirdiğimde çok beğenmiştim. Zaman zaman sıkıcı bulduğum ama kapatamadığım bir kitaptır kendisi. Sonunu o kadar sevmedim ki Martin Eden'in bireyselci tavrı hiç hoşuma gitmedi. Bizde toplumun sahteliğinden şikayetçiyiz ama sonumuzu kötü yazmıyoruz.
''Martin hayatını denizlerde geçirmiş gemide çalışan işçi sınıfı bir gençtir. Bir gün Burjuva sınıfından Morse ailesinin oğlu Arthur'u bir çete kavgasından kurtarır. Arthur ise onu ailesiyle tanıştırmak üzere evine akşam yemeğine davet eder. Martin eve girdiği andan itibaren oraya ait olmadığını anlar ama bu dünyanın gözlerini kamaştırmasına da engel olamaz. Arthur'un ablası Ruht ile tanışır tanışmaz ona aşık olur. Ruth Martin'in bu ilgisine karşılık verir ve kendisiyle arasında olan kültür ve eğitim farkını kapatması kendi sosyal sınıfına çıkması için ona destek verir. Martin ise Ruth'u hak etmek için var gücüyle çalışır zamanla kendini yeni bilgiler öğrenmeye kaptırır ve okuyup kendini geliştirdikçe içindeki yazma isteğine engel olamaz. Aşk için başladığı bu yol onu farklı yerlere götürmeye başlar. Yazma tutkusu Ruht tarafından destek görmez. Ruht onun sınıfından olabilmesi için iyi bir mesleğe ihtiyacı olduğunu anlatmaya çalışır. Martin ise iyi bir yazar olacağını düşündüğü için ondan iki sene izin ister. Ruht ise bu teklifi eğer başaramazsa babasının yanında çalışması şartıyla kabul eder. Matin iki yıl boyunca bütün yayınevlerinden ret cevabı alır ama yine de pes etmeden yazmaya devam eder.
Bu sırada gözlerini kamaştıran o burjuva sınıfının ne kadar yüzeysel ve sığ düşünceli olduklarının farkına varır onun için yavaş yavaş her şey anlamını yitirir artık imrenerek baktığı her şeyin sahte olduğunu düşünmeye başlar. İki yılın sonunda Ruth çevresinin baskısı ve fikirlerinin uyuşmamaları sebebiyle Martin'den ayrılır. Martin ise yazdıklarını yayın evlerine, dergilere göndermeye devam eder. Martin için her şey kötü giderken bir yazısının basılacağını öğrenir ve o günden sonra tüm hayatı değişir. Artık yazdığı tüm yazılar basılır ve kapış kapış gider. Ona inanmayanlar, açken ekmek vermeyenler artık onunla aynı masada olmak için yarışır. Fakat bu durum Martin'i daha çok yalnızlaştırır ve bir gün bir gemi yolculuğu yapmaya karar verir.'' ........
Yazarken bile içim karardı açıkcası bir yola çıkarken inammak başarmanın yarısıdır diye boşuna dememişler. Ben olsam çoktan Ruht'un teklifini kabul etmiştim. Alırım memur maaşımı otururum aşağıya oh miss. Hayatımda hiç bir şeyin gerçekleşeceğine Martin gibi inanmadığımdan hep araftayım sanırım.
Puanım: 5/4 sonunu sevmedim
⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐
Önereceğim Dördüncü Kitap: ADEMDEN ÖNCE
''Kahramanımız henüz bir çocukken geceleri rüyasında insanlığın ilk dönemlerinde henüz ateşin dahi bulunmadığı bir çağda yaşadığını görür. Vahşi hayvanlardan ve insanlardan korunmak için ağaç tepesinde dik uçurumlarda ve mağaralarda ilkel bir yaşam sürdürmeye çalışır. Burada gelişkin bir iletişim şekilleri yoktur sadece bazı sesler çıkararak anlaşmaya çalışırlar. Olayların geçtiği bu çağda üç tür insan yaşamaktadır. Bunlardan ilki ve en ilkel olanları ağaç insanlarıdır. ikincisi halk denilen türdür bunlar toprak üstünde de yaşabilen topluluktur. üçüncüsü ise en gelişmiş olan ateş insanlarıdır. Bunlar ateşi bulan avlanmayı öğrenen oku silah olarak kullanan diğer türlere amansız saldırılar düzenleyen insan türüdür. Kahramanımızın bu ilkel çağdaki adı Koca Diştir. Koca Diş önceleri ağaçların tepesinde yaşasa da babası öldükten sonra üvey babasıyla anlaşamaz ve ağaçları terk edip halk denilen toplulukla birlikte toprak üstünde yaşamaya başlar. Burada ilk başlarda anlaşamayıp sonrasında yakın arkadaş oldukları Sarık Kulakla tanışır ve artık onunla birlikte yaşamaya başlar. Halk arasında Kızıl göz adında da biri vardır ki bütün halka eziyet eder. Koca diş ve Sarık Kulak Kızıl Gözden uzak bir mağarada yaşamaya çalışırlarken üçüncü bir topluluk olan ateş insanlarının saldırısına uğrarlar. Kahramanımız bu rüyaları neden gördüğünü Ünivesiteye gidene kadar anlamlandıramaz. Üniversite döneminde ise evrim bilimini öğrenir ve bu rüyaların atalarından geldiğini öğrenir.''
Bu kitap yazılmaz anlatılmaz sadece okunur. Okuyorsunuz ve kitap beyninizden sonsuzluğa doğru ufka çıkıyor. Sonra ben bu kitabı neden okudum ve Jack London böyle kitap yazmayı nereden öğrendi diyorsunuz benden söylemesi.
Puanım :5/5
⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐
Jack London çok iyi yazıyor ya. Tek kitabını okumuştum ama çok sevdim yazarın tarzını. Dün Martin Eden'e de başladım, çok gerçekçi bir karakter hakikaten. Fırsat buldukça yazarı okuyacağım, paylaşım için teşekkürler. :)
YanıtlaSilEvet bende kalemini çok seviyorum Duygu. Güzel yorumun için teşekkür ederim
Silharika bir yazardır, kendi yaşam hikayeleri olduğu söylenir.
YanıtlaSilEvet alıntılar var. Değerli yorumun için teşekkür ederim Halil Gönül.
SilVahşi kapitalizme, sınıf ayrımlarına duyduğu öfke işlediği konulara da yansıyor. Öldükten sonra da kendini okutmayı başarabilen önemli yazarlardan. Sen de çok güzel kaleme almışsın Sevgili Monarosa. Emeğine sağlık.
YanıtlaSilEvet aslında kendisi toplumsalcı bakış açısına sahip ama kalemi hep bireysel izler taşıyor tabii iç dünyasını yansıtıyor. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim Yıldız.
SilMartin Eden'ı severek okumuştum, Beyaz Diş'e ise henüz zaman bulamadım maalesef
YanıtlaSilUmarım onu da en yakın zamanda okursun Geçmiş Bahar Mimozası. Güzel yorumun için teşekkür ederim :)
SilVahşetin çağrısı en sevdiklerim arasında, iyi ki okumuşum onu ve beyaz dişi :)
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim Ahmet Ozan.
SilÖneriler müthiş! 🤓✨
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim Konumuz Kitap.
SilJohn Lennon ne doğru söylemiş... Burada depremi hisseden yerlerden birinde yaşayan bir blogger arkadaşımız tecrübesi hakkında yazı yazmıştı, o gece yarın okula gideceğimi düşünerek uyudum demişti, çok etkilenmiştim. Bahsettiğiniz sözü okuyunca da aklıma geldi hemen.
YanıtlaSilBen yazarın sadece Beyaz Diş'ini okudum ama Martin Eden'i yakın zamanda satın almıştım, şimdi sizin yorumunuzu okuyunca hemen raftan indiresim geldi. Çok keyifli bir yazı olmuş bu arada, ellerinize sağlık :)
Güzel yorumun için çok teşekkür ederim Vulnicure. Zor zamanlardan geçiyoruz ama geçecek güzel günleri umut ediyorum
SilBeyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı yazardan okuduğum kitaplardan. İnşallah en yakın zamanda Martin Eden’i de okumak istiyorum. :)
YanıtlaSilUmarım okursun birpembesever. Güzel yorumun için teşekkür ederim :)
SilBeyaz Diş ve Martin Eden'i okumuştum çoook eskiden, hayal meyal aklımda kalmış ama Jack London'ı severim. Elinize sağlık.
YanıtlaSilDeğerli yorumunuz için teşekkür ederim Gül Akça :)
SilAdemden Önce'si hariç diğerlerini okumuştum ama ne zaman bir sor, yok ya da sorma :) Antik Yunan'a gidebilir tarihi geçmişim zira :D Severim, çok severdim, kütüphane açılmıştı ufacık ilçeme, kitaplara burnumu sokup kokularını derin derin içime çektiğim zamanların hatırlatıcısıdır London, Beyaz dişi fazlaca tekrar ettiğimi biliyorum. Teşekkür ediyorum paylaşım için. Sağlıkla, okumakla geçen yaşamlar dilerim.
YanıtlaSilJack London tam bir hayalet gibi durup durup ortaya çıkıyor bir anda canın Jack London çekiyor tılsımlı galiba :)) Güzel yorumun için teşekkür ederim Kitap Eylemi
SilJack London çok sevdiğim yazarlardan biri ve kesinlikle mükemmel bir kalemi var. Vahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş kitaplarını çok seviyorum, okuduktan sonra filmlerini de izledim. İzlemediysen kesinlikle tavsiy ederim:) Martin Eden'i aldım ama henüz okumadım.
YanıtlaSilBu arada bloğunun rengini değiştirmişsin, güzel olmuş, daha önce mavi tonlarıydı değil mi? Kelebekler vardı, yanlış hatırlamıyorsam eğer:)
ooo kitapkeşfi sen bayadır buralarda yoktun demektir bu. Baya oldu değiştireli sıkılganım ben :) Güzel yorumun için teşekkür ederiim
SilEvet yoktum, geçen ay taşınma işleriyle uğraştım, oldukça yorucu ve zor bir süreçti benim için. Sonrasında üzücü olaydan dolayı da bloğa girmedim, o yüzden 1 aydan fazladır yoktum. Bugün okumaya başladım yazıları:)
SilYeni evin hayırlı olsun :) yeni ev yeni enerji sana uğur getirsin. :) hoş geldin.
SilYazından yola çıkarak sesli kitap olarak dinleyebileceğim bir kitap gibi geldi. :)
YanıtlaSilYorumu düzenlerken silmişim :( Beyaz Diş'ten bahsediyorum :)
SilSesli Kitap hali var mıdır bilmiyorum büyük ihtimal telif hakkı olmayacağından vardır ama ben herkesten sesli dinleyemiyorum Anıl Altan okumuşsa tavsiye ederim :) Güzel yorumun için teşekkür ederim renklitirtil
Silevet bu biraz tarz meselesi Müfred eminim senin okuduğun kitaplarda çok güzeldir. Yorumun için teşekkür ederiim
YanıtlaSilJack London kitaplarından okumadım inşallah okumaya çalışacağım
YanıtlaSilkeyifli okumalar dilerim :)
SilJack London' u çok severim özellikle de Martin Eden isimli kitabını...
YanıtlaSilBende çok sevdim yorum için teşekkürler :)
SilMartin Eden benim için de bir efsanedir.
YanıtlaSilaynen öyle yorum için teşekkürler :)
SilVahşetin Çağrısını yıllar evvel okuduğumda çok etklilenmiştim şimdi de Martin Eden kitaplığımda bekliyor.
YanıtlaSilumarım martın edenı da en kısa zamanda okursun dövüşürken hanımefendi değilim :)
SilAdemden Önce isimli kitabı bilmiyordum. Siz de çok güzel anlatmışsınız. Alıp okumak şart oldu. Okuyan gözlerinize sağlık olsun.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :)
SilBenim de çok severek okuduğum bir yazar
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederiim :)
Silçok sevdiğim yazarlardan, kitaplarının filmleri de var, örneğin beyaz diş, onlar da güzel :)
YanıtlaSilevet filmleri izlemeye daha fırsat bulamadım :)
SilMerhabalar.
YanıtlaSilRoman, hikaye, deneme tarzındaki kitaplarla aramın iyi olduğunu söyleyemem. Jack London gibi bir yazara da henüz sıra gelmedi. Beyaz Diş isimli kitabın özetinden, gerçekten çok müthiş bir kitap olduğu anlaşılıyor.
Okuduğunuz kitaplarla ilgi yaptığınız tanıtımlar ve kitap özetleri gerçekten çok yararlı bir paylaşım. Emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Elimden geldiği kadar, kitap paylaşımlarını kaçırmadan okumaya çalışırım. Hiç olmazsa, henüz okuyamadığım kitaplarla ilgili bigi ediniyorum.
Selam ve saygılarımla.
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim :)
SilBenim de çok sevdiğim bir yazar. Pek çok kitabını okumuş ve kendisine hayranlık duymuştum. İyi okumalar:)
YanıtlaSildeğerlı yorumun ıcın çok teşekkür ederim Kaystros Tyrha
SilBeyaz Diş,ilgimi çekti.Sevginin gücünü nasıl yadsıyalım ki?
YanıtlaSilÇok güzel bir kitap gerçekten okunmaya değer :)
SilMartin Eden kitabı çok sevdiklerimden...
YanıtlaSilteşekkür ederim, sevgiler...
güzel yorumun için teşekkür ederim maviye iz süren
Silgüzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim bloğumda oluşan bir sorun yüzünden yorumlara cevap veremiyorum en kısa zamanda dönmek üzere sevgilerimle
YanıtlaSilJack London okuyup okumadığımı anımsayamıyorum ama okumak istediğim bir gerçek. :))
YanıtlaSilSon zamanlarda oku artık dercesine sıkça görüyorum. Yazını da görüp okuyunca yakın zamanda okumalıyım artık dedim kendi kendime. Tavsiyelerin için teşekkürler :)
Güzel yorumun için ben teşekkür ederim Mor Düşler Kitaplığı
SilVahşetin Çağrısı ve Beyaz Diş'i çok uzun yılar önce okumuştum. Tekrar okusam yeni bir kitap okumuş gibi olurum. Martin eden, okuma serüvenimde izler bırakan en önemli karakterlerden biri benim için.
YanıtlaSilGüzel yorumun için teşekkür ederim kitaplara kaçanlar
Sil