3 Ocak 2023 Salı

Dikkat ! Bu Seri Yalnızca Kitap Önerisi İçermektedir'' Okuduğum Kitaplar Üzerine 2 '

                                            

''Hepimiz  Gogol'un Paltosundan Çıktık''                                 

                                                 GOGOL OKUMAK 

Bu seriyi başlatırken hafif  heyecanlıyım aslında  çünkü  kitaplar hakkında yazı yazmak  pek  harcım değilmiş gibi hissediyorum. Beni  bilirsiniz ben devrik cümleleri severim  yazarken de konuşurmuşçasına bir çırpıda yazarım  ve biter.  Eee şimdi ne yapacağım çetrefilli bir işe kalkıştık bir de serinin başlangıç ismine bakın… Umarım Gogol mezarından kalkıp benim yazıyı da sobasında yakmaya kalkmaz.

Nefesler tutulsun. Gogol serisi başlasın.👃
                    
İlk Önereceğim Kitap: ''BİR DELİNİN ANI DEFTERİ ''📖

Yoksul bir hayattın içinde yaşamaya çalışan ve kendi halinde bir memur olan Aksentiy İvanoviç'in sıkıcı sıradan hayatı çalıştığı dairenin müdürünün kızana aşık olmasıyla değişir. Bu aşk onun için imkansızdır çünkü aralarında sınıfsal fark vardır. Bu aşkın imkansızlığına kendini o kadar kaptırır ki bir gün gördüğü bir haber sonucunda  kendini farklı bir kimlikte farklı bir yerde görmeye başlar. Artık o İspanya Kralı 8. Ferdinand'dır. Kendini buna o kadar inandırır ki en sonunda kendini akıl hastanesinde bulur. 

Ahh o kadar akıcı bir kitap ki  hemen bitiveriyor. Bu kitaba puanım 10 üzerinden 10 çünkü kendisi tam bir ilham kaynağı Gogol'un mizahına ve ince zekasına hayran oluyorsunuz. Acayip bir kaleme sahip kendisi. Bu eseri tiyatroda izlemeyi de çok isterdim umarım bir gün denk gelirim.  (Kitabın sonuna kadar anlatmak istemesem de anlatmışım)
 puan (5/5)                                      ⭐ ⭐ ⭐ ⭐⭐

15 Aralık 2022 Perşembe

Yeni Yıla Ve Yeni Yaşa 15 Gün Kala

I

Peki ya ne oldu bu yıl ?
Ocak doğum günümdü ben doğdum. Şubatta acıyla kavruldum. Yılın başında doğdum sonra öldüm. Öğrendim ki bu hayatta sevdiğim insanlar ölebilirler-miş. Biliyor musunuz ben hayatımda ilk kez mezarlık gördüm. İlk kez girdim bir mezarlığa. Toprağa dokundum çıplak ayakla değil ellerimle.. altında sevdiğim birinin varlığını bilerek suladım o toprağı ölü toprağı neden sulanır bilmem ama suladım işte. Çok ağladım hala daha ağlıyorum. Sevmiyorum artık doğum günlerimi biliyorum çünkü bir daha ki ay ölümle tanıştıracak beni.


  Eğer o hastane kapısında söylentilere inanıp hazırlasaydım kendimi o kadar emin olmasaydım dedemin ölmeyeceğinden bu kadar yaralanmazdım belki. Ama bana göre hep başkaları ölür. Hep başkalarının bir şeyleri gömülürdü o toprağa. Kendimden ve sevdiklerimden o kadar uzaktı ki o ölümler. Çünkü ben hiç ölüm acısıyla sınanmamıştım . İnanmak istemediğim bu  olay bana hayatımın en büyük dersini verdi evet Esra senin sevdiklerinde ölebilir !

 

Böylelikle içine doğduğum o dede evinin artık eskisi gibi olmayacağı bilinci beni yerden yere vurdu. Çocukluk anılarımı bu hayattan başka bir hayata savurdum. Geleceğe dair kurduğum bütün hayal karelerinden bir bir çıkartmak zorunda kaldım onu.


İşte bana bu yılın en büyük öğretisi bu oldu ve bu dünyadan benim dedem geldi geçti.
&

11 Kasım 2022 Cuma

Elimdeki bu hayatla ne yapacağım






İnsan doğası gereği her şeyi bilmek ister.- miş. 


Ben küçükken babamın bir teybi vardı ona kasetleri koyar kıkırdaya kıkırdaya şarkı söylerdik. Kasetin bandı  bozulmaya başlayıp sesler acayipleşince hemen  teybi durdurup, kaseti kalem vasıtasıyla  sarıp tekrardan  kaldığımız yerden neşeyle dinlemeye devam ederdik. 

İnsan hayatı da keşke böyle olsa bozulunca hemen bandı sarıp kaldığımız yerden sorunsuz devam edebilsek. Tamamen okul hayatından kopalı yani mezun olalı  2 sene olacak ve ben yeni yılın başında bir yaş daha alacağım. Bu yaşta herkes gibi bende beklentilerimi dile getirip yeni planlar yeni hedefler yeni kurallar koyacağım hayatıma. Her sene olduğu gibi bu sene şunları şunları yapmayacağım diyeceğim. Kendini kandırma sanatında başarısız olduğum için hayat yolcuğunda küçücük bir taşa çarpıp sendelediğim an kolay yolu seçip zorluklar karşında pes edeceğim. Evet bunları buraya yazıp itiraf ediyorum. Çünkü ben her sene artık hayatımı değiştireceğim  dediğim noktada eski monotonluklara geri dönüyorum. Yenilikler hiç olmuyor değil elbette oluyor mesela iş değiştireceğim.. Pardon iş değil iş alanımı tamamen değiştireceğim.

29 Eylül 2022 Perşembe

Karıncalarında yaşamaya hakkı vardır ama benim evimde değil !

 Şu an saat 20.00  evde kimse yok. Tek başımayken çay koymak   için girdiğim mutfakta bir saldırıya uğradım. Hayatımın hiç bir köşesinde bu kadar karıncayı bir arada gördüğümü hatırlamıyorum. Hani küçükken yuvalarına ekmek taşıyan karıncalara yardım olsun diye evden getirdiğimiz ekmekleri yuva deliklerinin içine doğru ufalardık ya orada ki karıncalardan daha çok karınca gördüm bugün. Bu bir istila ! Sanırım evimden taşınmam lazım çünkü beni istemiyorlar. İşin ilginç tarafı çadırlarını nereye kurduklarını bilmediklerim bu karıncalar gündüzleri evde yoklar. Onlarda sabah 9 akşam 5 mesai saati çalışıyorlar sanırım. 1 tanesini bile gündüzleri görmediğim o karıncalar geceleri kumpas kurar gibi her yere ( yattığım oda hariç) saldırıp bir anda yok oluyorlar. Bu eski bir Türk savaş taktiği olabilir hiç bir fikrim yok.

4 Eylül 2022 Pazar

Mutluluk Nerede Bilmiyorum Ama Burada Değil

  


Ne düşündüm dün , Eylül ayına ne çok sorumluluk yüklüyoruz öyle. İnsan karşısına alıp hesap soramayacağı bir nesneye sorumluluk yükler mi hiç? Sosyal medya o kadar ilginç bir yer ki insanlar günlere sayılara aylara farklı anlamlar yükleyebiliyorlar. Eylül ayıda onlardan birisi. Eylül yazın bitimi sonbaharın başlangıcı benim için. Tam bir bahar, kış kızıyım. Eğer bir yaz ayını tatil yaparak geçirebiliyorsam o yıl yaz kızı da olabilirim elbette. Fakat evinde yada iş yerinde tüm gün kapalı bir kutunun içinde hapsolarak yaşanılan yazı nasıl sevebilirim ki. Eylül'e bir sorumluluk yüklemedim. Eylülden güzellikleri de getirmesini dilemedim.
                                                                  &
Mutluluk: Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu.

 ''Birine geri almaksızın hiç bir şeyi ödünç verdiniz mi? Evet geri almaksızın ödünç vermek'' Mutluluğun anlamına baktım. Beni tatmin eden evet benim için mutluluğun anlamı budur diyebileceğim bir tanımla karşılaşamadım ne yazık ki. Hep birilerine verilen ödünün sonucunda alınan durummuş gibi anlamlandırılmış. Hep mutlu olmak için çaba sarf etme ve başkasından geçme durumu vardı. Sahiden mutluluk başkasına verilen ödünler midir ? Ya da bir yaşam stili mi? Aslında bu konu hakkında bir şeyler yazmaya biraz çekindim. Mutluluğun tanımını bildiğimi düşünmüyorum. Çok göreceli olması ve bence spesifik bir örnekle tanımlanamaması durumu biraz zorlaştırıyor. Zaten 146 ülkenin içerisinde mutluluk sırası 104. olan bir ülke için bunu sorgulamak çok mantıklı değil. 

13 Ağustos 2022 Cumartesi

Boşluk ve Arkadaş

"Sevgili Anna, en güvendiğin insanlardan kötülük görüp üzülmen güçsüz biri olduğun anlamına gelmez. Fizik kurallarına göre; sırtını dayadığın bir nesne birdenbire giderse sen de o yöne doğru devrilirsin. Yani bunun güçsüzlükle alakası yok.'''     

                  -Freud'un kızına yazdığı mektuptan 


                                          (Müzik için resmin üstüne  tıklayınız)

Boşlukta asılı kalmanın ne demek olduğunu bilir misiniz ? Evet evet boşlukta kalmanın. Bir sabah kalkarsınız zaman  akıyordur ama siz durmuşsunuzdur. Anlamını yitirmiş olan tüm nesnelerin içinde kenara itilmişsinizdir. Tuhaf bir farkındalık.. Etrafınızda geçen olayları takip edersiniz ama algılayamazsınız , senaryoda rolü biten bir oyuncu gibi. ''İnsan kendi ördüğü anlam ağlarında asılı kalmış bir hayvandır '' demiş Geertz. Ne tuhaf ağlar bozulsa boşluğa düşüyor zarar görse boşluğunda asılı kalıyor insan...  

                                                                &

Bugün böyle bir gün i ş t e...

Çok sıcak ve güneşsiz bir gün. Gökyüzünün bir derdi var galiba ağlayacak ama ağlayamıyor gibi. Ay ne kötü bir ruh halidir o.  Gökyüzü kavrulan saçlarını (rüzgarlarını) boğazıma sarıp beni daraltırken bir yazı yazmak istedim. Normalde günlerim çok atraksiyonlu geçer olaylar silsilesinde kendime sinecek bir yer bulurum ama bugün acayip bir şekilde sıkıcı geçti. Hiçbir şey yaşamadım. Öyle silinik bir gündü benim için.  Hala akşam yemeğimi yemedim onun vermiş olduğu hafif bir baş ağrısıyla birlikte günün anlam ve önemini bulmaya çalışıyorum. Sanırım bu anlamsız günü güzel bir arınma gecesiyle bitireceğim. (11.08.22)

                                                             &

14 Temmuz 2022 Perşembe

Bunalım Perileriyle 5 Çayı




Sıcacık bir temmuz ortasına gelmişiz bile. Zamanın bu kadar hızlı akmasına artık şaşmıyorum,zamana yetişemez olmuşum ben. Akışına bıraka bıraka akışkan olan halim bunalım perilerine yakalandı bugün.
                                    
                                           &

Uzun zamandır yurt dışına taşınma gelgitlerim vardı. Dün gece bunun üzerine bir rüya gördüm. Amerika'ya taşınmışım ben LA'ya ya da San Fransisco'ya tam emin değilim. Rüyamdan uyanır uyanmaz hayır dedim ben bu ülkeden taşınamam aşırı ilginç ama hiç mutlu hissetmedim hiç bir şey bana ait değildi koşuyordum rüyamda fakat sokaklar bana ait değildi. Bastığım yer bana ait değildi huzursuzluk  kapladı içimi aitsizlik duygusuyla uyanıverdim birden. Meğer ne önemli şeymiş bulunduğun yere ait hissetmek. Dostoyevski'nin de dediği gibi ''Dünyanın en zor  hissi kendini ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğudur. ''   Bu cümlenin doğruluğunu teyit etmiş oldum. Bir rüyaydı bu ama gerçek duygular içeriyordu. 

                                     &

Bir kahve yaptım bugün. Boş boş durdum bütün gün. Canım ne zaman sıkkın olsa boş boş dururum ben. Arkadaşım aradı canı ne zaman sıkkın olsa başka şeylerle meşgul edermiş kendini. Ben öyle değilim. O anı yaşamam lazım onu orada çözüp öyle yola devam etmem lazım. Yoksa artık yol boyunca arkadaşım olur yanımda. Böyle ortada bir sebep yokken canımın sıkkın olduğu zamanlarda hep ''Ben Kimim'' sorusunu soruyorum. Kendimi zorla döngü halinde olan bir paradoksun içine  soku veriyorum. Cevapsız olan bütün soruları soruyorum kendime. Ben kimin ne'siyim ? Annemin kızı mıyım ben ? Kendimin sahibi miyim ? Yolda yürüyenin yabancısı mıyım ?  Camlı balkonunda çiçeklerine suyunu veren can dostu muyum ? Bunları düşünürken aklıma Twitter'da çok gezen 7 yaşında ufacık bir çocuğun yazdığı dizeler geldi.