Hiç olmanın ağırlığı ve hafifliği
Son zamanlarda yaşadığım olaylardan sonra kendimi ne bir yere, ne bir kimliğe, ne de bir duyguya ait hissetmiyorum. Ölü duyguların içinde kendimi ararken bir anda hiçliğin ortasında buldum. Tüm sesler sustu. Kalabalıkların içinde görünmez oldum. Ağlamak istedim, ama gözümden yaş akmadı. Tüm cevaplar tek bir kelimeye dönüştü
“Nasılsın?” – “Hiç.”
“Ne yapıyorsun?” – “Hiç.”
“Nasılsın?” – “Hiç.”
“Ne yapıyorsun?” – “Hiç.”
Bu hiçlik öyle bir yer ki… Duygularımın tükendiği, çaresizliğin dibini sıyırdığım, zamanımın ve kimliğimin anlamını çözmeye çalıştığım noktada kendi yokluğumla yüzleşip kendimle çarpıştım. Her duygu, yaşadığım her olay anlamsızdı artık benim için. Acaba çok korktuğum için mi yaşıyordum bu hiçliği, yoksa özgürlüğü hatırlamak için mi? Hala cevabı bilmiyorum.
Kötü anılar içinde eridim, izlerim silindi. Etrafımla kavgam bitti, içimdeki fırtınalar dindi. Ve o an fark ettim. İçimdeki sessizlik, hiçlikmiş. Kendimi kaybolmuş sanıyordum; meğer kendimi yeniden doğuruyormuşum. Şu an bir kelebeğin ilk hâli gibiyim, kozada… Büyümeme daha çok var. Ama biliyorum ki bu hiçlik, varoluşun ağırlığını taşımama yardımcı olacak ve bir gün güzel bir kelebek olarak uçacağım.
Hiçlik, hiçbir şeyin parçası gibi hissettirmiyor insana. Ama yaşadığım tüm acılar, kayıplar ve yorgunlukların sonunda bana kalan tek şey oldu. Yüzleştiğim en sessiz, en gerçek yerim.
İnsan, hiçbir şey olmadığında her şey olma ihtimalini de taşırmış. Belki de benim hiçlik tanımım, karanlıkta beklettiğim bir tohumdur. Sabırla bekliyorum; haksızlıkla yüzüme kapanan kapıları geride bırakıp, açılacak olan kapıların beni tatmin etmesini… Ve o gün geldiğinde, özgürlüğün ve yeniden doğuşun tadını çıkaracağım.
Kötü anılar içinde eridim, izlerim silindi. Etrafımla kavgam bitti, içimdeki fırtınalar dindi. Ve o an fark ettim. İçimdeki sessizlik, hiçlikmiş. Kendimi kaybolmuş sanıyordum; meğer kendimi yeniden doğuruyormuşum. Şu an bir kelebeğin ilk hâli gibiyim, kozada… Büyümeme daha çok var. Ama biliyorum ki bu hiçlik, varoluşun ağırlığını taşımama yardımcı olacak ve bir gün güzel bir kelebek olarak uçacağım.
Hiçlik, hiçbir şeyin parçası gibi hissettirmiyor insana. Ama yaşadığım tüm acılar, kayıplar ve yorgunlukların sonunda bana kalan tek şey oldu. Yüzleştiğim en sessiz, en gerçek yerim.
İnsan, hiçbir şey olmadığında her şey olma ihtimalini de taşırmış. Belki de benim hiçlik tanımım, karanlıkta beklettiğim bir tohumdur. Sabırla bekliyorum; haksızlıkla yüzüme kapanan kapıları geride bırakıp, açılacak olan kapıların beni tatmin etmesini… Ve o gün geldiğinde, özgürlüğün ve yeniden doğuşun tadını çıkaracağım.
Merhabalar.
YanıtlaSilHiçlik, evrenin ve insan yaşamının özünde herhangi bir anlam taşımadığını savunan felsefi bir yaklaşımdır. Son zamanlarda yaşadığınız şeyler sizi bu yaklaşıma itmiş. İster inanın, ister inanmayın şu anda Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan büyük bir çoğunluk hiçlik içinde.
Çok korktuğunuz için de özlenen özgürlüğe duyulan özlem de sizi hiçlik girdabına çekmiş olabilir. Karanlıkta beklettiğiniz tohumun bir an önce ışığa kavuşup açılmasını dilerim.
Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.
Recep Altun, değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. İyi ki bloğuma uğradınız, farklı bakış açısında ki yorumlarınızı özlemişim.Öncelikle Hiçlik kavramını felsefi açıdan ele almanız yazıma farlı bir boyut kattı. Ne kadar bende felsefi yönden düşünsemde yazılarım şiirselliğe elveriyor bir anda o yüzden yorumunuz benim için çok değerli.Dediğiniz gibi bazen karanlıkta beklemek gerekiyor ışığa kavuşma zamanı geldiğinde o bekleyişin anlamı daha da derinleşiyor
SilHiç olmak bazen çok rahatlatıyor insanı. Ama öyle herkes de hiç hissedemez kendini. Nefsini, şeytanını bir kenara bırakmak o kadar kolay değildir.
YanıtlaSilYazınız biraz hüzünlü olsa da hiç deyince aklıma merhum Nasreddin hocamıza atfedilen bir fıkra geldi. Müsadenizle onu nakledeyim.
Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
"Kimsin?”
"Hiç” demiş Hoca, "Hiç kimseyim.”
Önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
- "Sen kimsin?”
- "Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
- "Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
- "Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
- "Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.
- "Vezir” demiş adam.
- "Daha daha sonra ne olacaksın?”
- "Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
- "Peki, ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş:
-"Hiiiç.”
- "Daha niye kabarıyorsun be adam. Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: Hiçlik makamında!” demiş.
Gürizan, güzel yorumun ve fıkran için çok teşekkür ederim. Sen yazınca hatırladım evet böyle bir kıssadan hisse vardı değil mi.. Paylaştığın ve hatırlattığın için teşekkür ederim
SilHiçlik aslında çok yoğun bir his. Çünkü her şeyi içine çeken bir kara delik gibi. Ama bence o noktada da uzun süre durmak tehlikeli. İnsanın kendisini de içine çekebilir. Umarım bundan sonraki kararların ve yaşayacakların yeni varlığının inşasında sana güven, mutluluk ve huzur verir.
YanıtlaSilİlkay, çok güzel ifade etmişsin teşekkür ederim. Bende bir durak gibi orada beklemeye sana sonra bir araca binip orayı terk etmeyi düşünüyorum zamanla birlikte ihtiyacım olan başka şeyler var o problemleri de çözersem her şey harika olacak temennin için de çok teşekkür ederim
YanıtlaSilVarolmanın Dayanılmaz Hafifliği!
YanıtlaSilEnfes bir duraktır ve duygularla muhteşem bir hesaplaşma yapılabilir... Kitabı okudun mu bilmiyorum, bence Milan Kundera'nın en enfes kitabıdır. İnsana katar, filmi de mesela kitabı okuduktan sonra izlense insana level atlatabilir. İkisi kadın üç oyuncu muhteşem oynarlar, şahsımın en sevdiklerindendir; film ve kitap ve oyuncular... İzlediysen ve okuduysan yol almışsın demektir! Okumadıysan, bir göz at derim.:)
Yazın enfesti, duygular ve farkındalıklar da... onların da altını özenle çizerim!
Buraneros, ne kitabı ne de filmi biliyorum ama benim hiçlik üzerine kurduğum bir cümlenin başkası için varlık olması ve büyük tesadüfi bir tezatlıktır. Bayılıyorum hepimizin farklı yerlerde farklı şeyler yaşayıp aynı hisleri hissetmemize. Güzel yorumun için çok teşekkür ederim
Silbu dönemin geçecek şüphesiz :)
YanıtlaSiliple çekiyorum.
SilMerhaba,
YanıtlaSilYazınızı okurken hem hüzünlendim hem de ilham aldım. “Hiçlik”i böyle içten ve derin bir şekilde ifade edebilmek, yaşadığınız zorluklarla yüzleştiğinizi ve kendinizi yeniden inşa ettiğinizi gösteriyor. Kozada bir kelebek gibi olmanız, sabırla beklediğiniz yeniden doğuşu çok güzel anlatıyor.
Bu arada, hiçlik temasını The Sandman 1. Sezon 11. Bölümde de çok beğendim; sizin yazınızla bağdaştırınca farklı bir bakış açısı kazandırdı. Yaşadığınız tüm acılar ve kayıplar sonunda kendinizle buluşmanız, okuyucu olarak bana da bir umut verdi. Paylaşımınız için teşekkür ederim.
Ercan Okur, destekleyici ve güzel yorumun için teşekkür ederim. Diziyi izlemedim fakat hiçlik temasını nasıl işlediklerini merak ettim bakacagım teşekkürler
Sil