Bir yetişkin olarak kendi hayatımı kurmaya çalıştığımdan beridir bir yapboz gibi kendimi parçalara ayırıp yeniden birleştirmek tüm parçalarımı yerine oturtturup uzaktan seyretmek istiyorum... Gölgemle büyüyen ateşin etrafında dans edip ateşle birlikte eğrilip daha sonrada yok olurcasına teslim olmak.. Ateşin yakıcı özelliği vardır oysa içine aldığı her şeyi yok etme gücüne ya da başka bir şekil verme özelliğine sahiptir. İşte tam orada hamdım piştim demek zor meşakkatli olsa da kendimi arayıp tam bu yolla bulmak istiyorum.
Hayatımın en karmaşık dönemlerinden birindeyim.Hatta hayatımın yeni sezonundayım diyebilirim. Hızlıca yeni karakterler girdi hayatıma ki ben hayatıma kolay kolay birini almam.Nasıl da değiştim ama eski benden eser yok gibi.Uzun zamandır Tanrıyla konuşmadığımı daha doğrusu iyi gittiğini düşünmediğim hayatım için onunla konuşup olaylara onu dahil etmediğimi hatırladım.Tuhaf ne zaman başım sıkışsa kenara çekilir ona bırakırdım meydanı.Artık beynimi kendim kullanmıyor gibiyim her şey gelişigüzel şekilde olup bitiyor ve ben sadece seyretmek üzerine varlığımı sürdürüyorum. Yakın zaman da kilitli bir defter edindim kendime orada Tanrıyla konuşmayı düşünüyorum.Aramız da kalsın ama kalbim nefretle tanıştı biri var ki nefret ediyorum tuhaf değil mi? İnsan sevdiği birini sürekli düşündüğü gibi sevmediğini de düşünüyor.Karmaşık beynimde nefreti dönüp duruyor kovuyorum gitmiyor.. Yeni insanlarla birlikte yeni duygularda girdi hayatıma birde bununla uğraşacağım şimdi! Her neyse çok zor. Kendimi fare çemberine hapsolmuş sürekli koşan ama varamayan bir canlı gibi hissediyorum. Bu duygulardan kurtulmak istiyorum ama bir türlü olmuyor.İşte tam da bu yüzden her şeyimi kabullenip yeniden şekillenmek istiyorum. Her neyse Tanrıyla konuşacak çok şeyim var. Ayrıca hayatımın amacını da henüz bulabilmiş değilim yeteneklerimi de bir bir unutuyor gibiyim.Sahiden çok unutkanım neleri sevdiğimi unuttum mesela neler yapmaktan hoşlanırdım… hmm sanırım şu aralar yalnızca ata binmek istiyorum nedense kendimi hep daha hırçın ve özgür yerlerde huzurlu hissediyorum bir dağda mesela yada aşırı dalgalı bir denizde sert bir rüzgar yüzümü teğet geçerken mutlu olduğumu hissediyorum. Gökyüzü her zaman mutlu etmiştir beni neden bu kadar yakınken uzak…. hala kamp yapma hayalim var. Gökyüzünün en parlak olduğu zamanda.. Hayallerim hep basit ama kendi yaşantıma o kadar uzak hissettiriyor ki son derece stresli olan hayatımın aman bir boşlukta yapıvereyim gitsin değil de hep daha sakin daha zamana yayılarak huzurlu şekilde gerçekleştirmek istediğim şeyler.. Beynim o kadar dağınık ki Tanrıya mektup yazacaktım halbuki neler döküldü zihnimden.Bu yazıda böyle bir karalamaca olarak kalsın hayatımda. Dağınık ve yarım…..